9 Nisan 2008 Çarşamba

Evde yenen akşam yemeğinin fiyatı veya ısmarlama mutluluk

Bazı lüks restaurantlar vardır...

Bazı lüks oteller...

Orada parayı yediğiniz yemeğe değil, güya aldığınız hizmete ödersiniz. Orada masa örtüleri pahalıdır. Orada garsonların aylıkları yüksektir. Oradaki porselenler, çatal kaşık takımları ithâldir.

Sıradan vatandaş mönüden bir şey anlamaz. Çoğu zaman yabancı dil bilmek bile kâfi değildir.

Ve yemekler lezzetli değildir. Oraya gidenler bunu umursamaz.

Umursayamaz.

Farkedemezler çünkü.

Mide ile işkembe arasında fark vardır çünkü.

Oralar midenin değil, komplekslerin tatmin yerleridir.

Bazı lüks restaurantlar dedim.

Hepsi değil tabii.

ooo

Bazı lüks insanlar vardır.

Etiket kokarlar.

Gözlükleri pahalıdır. Çakmakları ve saatleri de... Uzaktan baktığınız da -eğer hareket etmiyorlarsa- saygıdeğer insan görüntüsü verirler. Ama en ufak hareketlerinde veya konuşmalarında bir mızrağın boşu boşuna çuvala sokulmak istendiğini farkedersiniz.

Bir şeyler akar, bir şeyler dökülür. Tablo bozulur. Manzara sırıtır.

Yerli yerinde olmayan bir şeyler vardır.

O pahalı gözlüklerin, saatlerin, gömleklerin ve kıyafetlerin mağaza vitrinlerindeki cansız mankenlerde bile daha sıcak, daha anlamlı durduğunu düşünürsünüz. Şıklığı aksesuarlar sağlıyorsa, içindekinin şık olmadığı gerçeği ortaya çıkar.

İşin kötüsü onlar bunu da farkedemezler.

Oldu zannederler.

Oldum zannederler.

Bazı lüks insanlar vardır.

Etiket kokarlar.

Hepsi değil tabii.

Bazı evler vardır.

Geniş evler... Gösterişli evler... Zengin evler...

Eşyaları topluca alınmıştır. Dekoratörlere danışılmıştır. O eşyalar kıyafetler gibidir. Modaya ve mevsime göre değişirler. Eşyalar eskime asaletini yaşayamazlar...

O eşyalar yaşamazlar.

O eşyaları yaşayan da yoktur.

Bazı evler vardır.

Lüks oteller gibidir.

Akşama tarhana pişiren, çorbanın yanına sürpriz hazırlayan anne yoktur.

Akşama evdekiler için üç-beş bir şeyler almanın telaşı ve gayreti içinde eve dönen baba yoktur.

Akşam babasını gözleyen çocuk veya çocuklar ve akşam yemeğini mutluluğa dönüştürecek aile duyguları yoktur.

Bazı lüks evler vardır; lüks oteller gibidir...

Hepsi değil tabii...

ooo

Bazı lüks evler, bazı lüks restoranlar ve bazı lüks insanlar vardır. Bu üçgenin derininde yaşanan ortak kader mutsuzluktur.

Çaresini bir türlü bulamazlar. Bir türlü satın alamazlar.

Ve farkında oldukları ama çaktırmadıkları tek şey de budur: Mutsuzluk..

Hiç yorum yok: